kafa dağıtma çalışmaları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kafa dağıtma çalışmaları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

bir proje olarak hayat !

Gün geçmiyor ki, elinde aromalı kahve'n, önünde en sevdiğin Levni Minyatürleri, binbir renk kalemlerin ve bir güzel müzikli akşamı seninle yeni güzel hayaller üzerine konuşmayalım..

Ben zorladıkça sen sustun, sen sustukça ben sebep aradım. Elbette galibi sen olacaktın da, ben yine de bir son umut, göğsümde yumuşatmaya çalıştım bu derin sızını, artık zayi olan türlü hayat hayallerini.



Bana öyle geliyor ki, bu hikayenin sonu mutlu bitmeyecek...

herkesin bilmesi sana yetmez

   bazen bir gece, birileri son lafını söyledikten sonra, o dumur sessizliğinden kaçmak için zorladığımızı farkedebiliriz kendimizi...
aklımızın her sıkıştığı, karıştığı zamanlarda da, şimdiye dek duymadığımız, -muhtemelen de kimseden duymayacağımız- sözcükleri bir bir akıl tahtamızda bir yerlere sığdırmaya çalışıyor da bulabiliriz... kendi iç hesaplaşmamız bizi bir döngüye alıp, vazgeçip de serbest bırakana kadar, bunu çözmeyi beceremeyebiliriz... 

   hayal kırıklıklarının bir çoğu, canımızı sıkan monoton planların hayatımıza müdahalesinden hep... tepkisizlikler de çaresizlikten değil, ruhsuzluktan çoğu zaman... kime, niye, nasıl tepkiler vereceğini, sevdiklerini nasıl kırıp dökebileceğini düşünemeden sessiz sedasız kalıyor olmalarımız, kendi iç hesaplaşmamızın sonu gelmezliğinden...

   zaman şimdi düşmeme zamanı. soğuk bir kışı, olabildiğince sıcak karşılayıp, sımsıkı kenetlenme zamanı...

bırak bu işleri

kızgın olduklarını, kırgın kaldıklarını rafa kaldıramıyor insan... o raf da, o tozlu aralık da hep orada öyle durdukça, bir şekilde gücünü kuvvetini toparlayıp, vazgeçebilmeyi beceremiyor...
aynı nefesi alıp, aynı kaptan yemek yemek zorunda kaldığında bunu daha da iyi anlıyor... 

"ama gun gelecek ve ben o sesleri, o yüzleri asla yüzümde hissetmeyeceğim" dediğinde bile hep bir ihtimalin ufak bir parçasını kıyısında, köşesinde, bir yerlerde tutabiliyor... 

arz-ı hâl betimlemesi ve buna çareler



gece yarısı 12 de evden çıkıp, gece 4 de bar programından çıkıp, sabah 6 da duştan çıkıp, akşam 7 de işten çıktığım günlerde, kalan 5 saati kendime ayırabilmeyi istiyorum tamamiyle...

ertesi gün başımı zonklatan vodka-redbull un yarattığı damacana özlemini keyifle yaşayacağım öğlene kadar yarı uykulu olup, "oh mis ev ofis ne de hoşmuş"luğuna koşmak istiyorum zaman zaman...

...

tadım yokken, "dur ben keyiflenmek için sağa sola sardırayım, kalabalıklarda koşturayım, gürültüden kopmayayım, ortamlara akayım, bir iki yazışlar yapayım" insanı olmak için fikirlerini salık veren gürühun teselli verdiği bir birey olarak -kesinlikle su ile yapılmayacak- bol süt köpüklü cappucino mu ya da tek buzlu vodka vişnemi içerken, kucağımda mırıldayan kedilerime "dur evladım basma şu klavyenin tuşlarına" derken,  fonda bir demet 'Beirut',  "Ingrid Michaelson", "Jay Jay Johanson", "Michael Bublê" , "Jason Mraz" , "Mira" ve yahut "Idan Raichel" dinlemek çok daha çekici geliyor ne yalan diyeyim...(şu an olduğu gibi)

gerçi düşük mode-on olmadan da bunları pekâla da yapıp, bünyeyi huzurlama girişimleri güzel bir deşarj ve keyiflenme çalışması olabilir, tavsiye ederim...

o halde sıradaki şarkımız toparlanmaya çalışan bünyelere, sözlerini bilmeden de şarkılarından onlarca anlam çıkarabileceğimiz Idan Raichel Project 'den gelsin- "Mi'ma'makim"

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...