herkesin bilmesi sana yetmez

   bazen bir gece, birileri son lafını söyledikten sonra, o dumur sessizliğinden kaçmak için zorladığımızı farkedebiliriz kendimizi...
aklımızın her sıkıştığı, karıştığı zamanlarda da, şimdiye dek duymadığımız, -muhtemelen de kimseden duymayacağımız- sözcükleri bir bir akıl tahtamızda bir yerlere sığdırmaya çalışıyor da bulabiliriz... kendi iç hesaplaşmamız bizi bir döngüye alıp, vazgeçip de serbest bırakana kadar, bunu çözmeyi beceremeyebiliriz... 

   hayal kırıklıklarının bir çoğu, canımızı sıkan monoton planların hayatımıza müdahalesinden hep... tepkisizlikler de çaresizlikten değil, ruhsuzluktan çoğu zaman... kime, niye, nasıl tepkiler vereceğini, sevdiklerini nasıl kırıp dökebileceğini düşünemeden sessiz sedasız kalıyor olmalarımız, kendi iç hesaplaşmamızın sonu gelmezliğinden...

   zaman şimdi düşmeme zamanı. soğuk bir kışı, olabildiğince sıcak karşılayıp, sımsıkı kenetlenme zamanı...

   yanlarında olup, sevgini, korkularını, hayallerini, endişe ve mutluluğunu paylaşman gerekenlerle, farkedemeden arana mesafeler koydukça, buzların çözülüp, yanından, içinden ayrılışlarını izlemek zorunda kaldığın o çaresiz anları, bazı zamanlar daha iyi anlarsın.... bir sevgilinin gidişini, bir ailenin tarifsiz acısını, bir dostluğun dağılmasını bilirisin... sen, ben, sokakta gördüğün herkes... herkes bilir bunu... içimize attığımız çuval çuval pişmanlığı taşıyabildiğimizde dahi geçmeyeceğini biliriz hatta..

bir bir hayellerimiz kırılıyor, birileri sürekli biz müdahale edemeden kayboluyor hayatımızdan...
bunun bir sonu yok. alıştır kendini...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...