hayal kırıklıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hayal kırıklıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

döngü

geride bırakmak zorunda olduklarımız var. her ne kadar, vazgeçemeyiz desek de, dünyanın döngüsü böyle. sonu nereye varacak bilemediğimiz bu evren gibi,
hiç bir şey sonsuz değil. sonu var, bilinmezi de olduğu gibi her şeye hazırlıklı olmamız gerekliliği var.

içinden çıkmaya çalışmamız gereken hallerimiz de var ama, şapşikliğin alemi yok. şimdi nasılsan, sonra da öyle olursun sanrısıyla yaşanmayacağını bile bile kendine kıza kıza belki biraz, aklı selim düşünmeye ihtiyacımız var.

yokluğunda çok arayacağımıza şimdiden inandığımız insanları, bir daha göremeyecekmişiz gibi değil de, nasıl desem; varlığının size olan güzel etkisini hissetmeye ihtiyaçları var.




kendimizi kandırabilirsek, yenilmez oluruz

aşık olmaya bile vaktimiz yoksa,
neden yaşıyoruz ki?
hepimiz, içinde hayat olmayan bir hayatı seçmeye zorlanan sözde bireyleriz. zamana, zamanın bu şartlarına ve getirdiklerine katlanıp katlanamayacağımızı bilemeden, hızlı bir sürece dahil olup yaşamak zorundayız. kâh aklımız başımıza gelip hemen sıyrılabilme gücündeyiz, kâh içine çekildiğimiz kaos ne varsa gittiği yere kadar, gözümüz kapalı gidebilme cesaretindeyiz.

insanız ve tüm hissedilebilir duyguları çok hızlı, gelip geçici, delip geçici yaşıyoruz ve kendimizi dışarıdan görebilmeyi, en bize gereken şeyken, unutuveriyoruz. ne kadar yaş aldık diye, ne kadar gerilerde kaldık diye aynamıza bakmayı es geçiyoruz. üzerimize çöken bir ağırlığı, üzerimize oturan koca bir fili ne kadar kaldırabileceğimizi hesaplamayı unuttuğumuz gibi. 




bu hayat senin...

sevgili ruh eşim...

bu senin hayatın. benden bağımsız, aslında herkesten bağımsız sadece senin avucunda şekillenecek bir hayat. 

sevdiğin şeyleri yap, kesintisiz yap. ileride dönüp baktığında içinde ukde kalan tek bir şey olmasın. sırf kıralacak diye hayatından insanları çıkarmamayı seçme. herkes gidiyor ve yalnızlığımızla biz kalıyoruz.

bol bol kitap oku. hayatını bir güney amerika’da düşle, bir magmanın en sıcağında hayal et. aynı anda her yerde olabilecek kadar dolu ol, bir anda evine, yatağına dönebilecek kadar arınmayı da bil.


sevdiğin, istediğin, mutlu olduğun şeyleri yaptığında, yüzüne başka bir sen gelecek ve insanlar bu enerjini farkedecekler. kendini iyi hissettiren şeyler yaptıkça, iyi şeyleri de kendine çekeceksin. güzel ve mutlu şeyler sıraya girmiş seni bekliyor olacaklar.

ince detaylara takılmayı bırak. bunlar odaklanamamayı sağlar. bir çok güzelliği kaçırırsın ve geri dönmesi de kolay olmaz.

hayat çok basit...

yaşa… doyasıya, dolu dolu, güzel anılar biriktirerek, güzel aşklar yaşayarak geçir hayatını. sevdiklerine sıkıca sarıl, çok sevdiğini söyle onlara. yarın olmayı istemediğin bir yerde, onlar seni duymuyorken onları sevdiğini söylemenin bir anlamı olmayacak. sadece bu dünya var.. ötesi yok.

hayat bu, yaşam böyle...


kırılmaz pencerelerimiz ardında, bize gülenleri incitmişizdir belki bir zamanlar farkına varamayarak...

beklediklerimiz bizden çok uzak, bekleyenlere de bir hayli mesafeli olduk belki bu yüzden...

hayat bu, yaşam böyle...
tarifi var... telafisi yok...

içimiz paramparça kaldığında, bunun sorumlusu bir başka yüzken, sanki bizmişiz gibi tek suçlusu, kendimizi ziyan ederiz hep... 

öyle olmasa, tüm hayal kırıklıkları bir gecelik uykuyla geçiverse keşke... o zaman daha bir insancıl, içimiz daha bir sıcak kalır mukakkak...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...