en güzel duygularla ağustos

bir kırılma yaşıyoruz içten içe… kabalaşıyor, çirkinleşiyor ve buna pek de dur demek istemiyoruz… beceremiyoruz bu dur deme anını...

sözcüklerimizi sivriltikçe, nerelere gideceğini, ne uçlara değeceğini bilemeyip, içimizde kalan  son 1-2 kırıntı ne varsa vuruyoruz yüzler arasında...
 
bir an geliyor… hızlı hızlı zamanı geçirmeye çalıştığını farkedip, bir soğuk duş etkisinde ve aydınlık gökyüzünün altında, yanında soğuk bir bira, elinde "de profundis" le buluyorsun kendini..  için sıkıntılı, bu iyi mi kötü mü, bildiğin şeyi sorguluyorsun halâ..

aslında biliyorsun en boktan duygularla bir ağustos ayı geçirdiğini… sana öyle olan ona aynı değil… bunun da farkında ama giren çıkanın sana olduğunu da bildiğinden ağırdan alıyorsun...

geçen sene de aynıydı.. bir önceki sene de… devrelerin ısındığı, balataların yandığı bir ayda titriyor olabiliyorsun…. kim bilir?

bir tesadüfle başlar herşey bir hoşçakal la bitermiş….  hoşçakal bir veda cümlesi belli ki...

birileri dedi diye, kendimizi zorla iyi bakma mecburiyetinden beceremesek de kurtaramadığımız, kimin çakal kimin hoş kaldığını da bilemediğimiz ironiler hep burada, yanı başımızda...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...