Uro Pentar Herie Santo


Uro Pentar Herie Santo*
"artık bir şeylerin düzelmesi gerek!*"


     Şimdi, ne yöne dönse kıyıyı göremediği bir denizin ortasında gibiydi. Boy verdiğinde dipten gelen uğultulardan içi ürperiyor, yüzmeye çalıştığında ne yöne gideceğini bilmediğinden kalbi sıkışıyordu...

     Bir parmak şıklatmasıyla, sihirli değnek tam da önüne düşecek biliyor ama bunun için bir sihirli sözcük vardı, onu hatırlayamıyordu. “Uro Pentar Herie Santo”... böyle bir şey miydi? Hep böyle saçma şeyler mi özel sözcükler olurdu? Bunu da, kendisi kulağa güzel geliyor diye uydurmuştu zaten...

“Artık bir şeylerin düzelmesi gerek!”

     Bas bas bağırıyor ama tam olarak kime haykırdığını bilmeden, bir şeylerin toparlanmasıyla ilgili yaşadığı bu dünyaya emirler yağdırıyordu. Eğer bunları yaşayan oysa, bir şeyleri düzeltmek de bu yaşamın göreviydi. Şansızlık mı, kader mi, adı her ne ise, bunun kırılması gerekiyordu... Biraz zaman, biraz moral ve yeterince özgüven bunları kıracak gücün, gizli olmayan formülüydü...


     Zamanını, rahatlıkla geniş tutamayacak kadar sınırlı hissediyordu. Moralini yerine getirecek şeyler de dönüp dolaşıp, kırılan özgüveninin ve iç huzurunun toparlanmasına bağlıydı. Aslında, “dediklerini yapanların, yaptıklarını yapmaması gerekir” adlı rutin döngünün içindeydi...

     Kendisi gibi görmek istediklerini, tanıdığı zamanlardan çok uzakta olduğunu düşündü. “Keşke” dedi. “Keşke, hiç tanımasaydım dediklerim, tanıdığım gibi kalsalardı da, yine de bir değer olarak varolsalardı aklımda...” Bu sözü, herşeyi anlatıyordu. Hayatına her kim girdiyse, alacağını(!)  aldıktan sonra, kendi parıltılı günlerine geri dönmüştü. Ama artık tüm bunlar, hayattan yılmasına bir son vermesi gerektiğinin apaçık tecrübeleriydi...

“Bazen iyilikler gece gelir”

     Sonra bir eş ruh gördü bir gece. Ses verdi, bir umut duydu sesinde. Biraz sancılı ve zayıf, vaat edebilecekleri gerçeklerden çok uzak bir ses... Anlamaya, tanımaya, sokulmaya çalıştı bu hızlıca hayatından kaybolacağı umuda.. Tutunmak zorlu ve yıpratıcıydı. Gördükleri kendi eski dayanılmazlarıydı. Buna alışmak zordu halbuki. Bırakmak en doğru seçenekti. Bazen bir ruhu beslemenin sana bir faydası olmaz. Mantıklı bir hayat, iki kişiden birini mutlu sona ulaştırırdı en azından...

devam edecek...


3 hikayeden oluşan mini dizinin ilk yazısı için:
"insanın yarısı kusur, yarısı meçhul"


sonraki yazı:
"Küflü Şehir"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...