aynı yılın aynı saati, aynı dakikası henüz birbirimizi tanımadan benzer
acıları farklı hallerde çekmiş(!) olmamız, birbirimize daha bir
anlayışla yaklaşmamızı, yakınlaşmamızı sağlardı ama birbirimizi
anlayabilmek için henüz çok erken... bu da bir gerçek...
dünya dönüyor oldukça, birileri hep yanlış zamanlarda, ne hikmetse o yanlış insanların içinde olup, bilmeden belki de yanından geçen bir adamın yıllarca karşılıksız sunabileceği bir sevgiden mahrum kalacaktı ya da pek sevgili kadın, elini artık tutamadığı adamın yüzünü binbir yüzde arayacaktı...
sevdiğim kadına "seni anlıyorum" dediğim ilk anı hatırlamıyorum... kendimi bilip, bilincim yerine gelip de bunu ilk söylediğimde, kimse bu salaklığımı duymuş olmasın diye lâfı olağan hızıyla değiştirme telâşımı anımsıyorum sadece...
"seni anlıyorum" dediğimde en zor sorunların üstesinden gelmişim gibi büyük bir yük biniyordu omuzlarıma... aynı derde denk gelirsem bir gün, hepsini bir çırpıda halledebilirmişim gibi geliyordu... ne böyle bir şey mümkün ne de benim aklım bu kadar çalışır...
anlamıyor, olan biteni anlayışla karşılıyordum olsa olsa... gördüklerimi anlayışla
karşılayıp, sükûnetle sindirmeye çalışıyordum olan biten ne varsa.. belki o
zaman anlamaya yakın olabilirdim kimi şeyleri...
ne de sen beni anlayabilirdin zaten... nezaketen anlayışlı olmanın dışında.... bizim işimiz bu değil... kapanmaya yüz tutmuş bir yara varsa koşup onun kabuğunu kaldırmak... biz çok seviyoruz bunu... alışınca da pek de kolay oluyor yapması... kısa sürüyor... rahat oluyor...
2 yorum:
"Seni anlıyorum" demeyi her istediğimde; "acaba seni anlamanın yükünü kaldırabilir miyim.." diye düşünüyor, yoruluyorum..
Ama yapacak bir şey yok.. O cümleyi hissederek kuruyor, sonra da yoruluyorum.
Bazı insanlar salt anlamak için yaratılmışlar. Ve bu ne yazık ki kaderi değiştirmiyor.
Çok güzel bir yazı, bana yorum yazdırdı.
İlişkilerde ''seni anlıyorum'' diyebilmek için ben-ci duygusundan sıyrılıp, ''o'' olmak gerek lakin bu tehlikeli bir ruh halidir...
Yorum Gönder