her yolculuk, bir bavul eşya, iki bavul hatıra

lynchburg lemonade
tüm yarım kalan heveslerimize rağmen, içimizde taşıdığımız ufak tefek umutlarla bir günü daha bitirmenin farklı duygusunu yaşıyoruz.

neydi bu umutlar, neredeydi, tam olarak en son hangi cümleyle son buldu.. biraz muamma..

aklımızın karmaşasını "tam nasıl ifade edebiliriz" derken, iyi ataklarla kendi söküğünü pek evvel dikmiş, yeni sıkıntılara derman olmaktan çekinmeyenlerin sığınağında "iyi hatırlanır" olmak çok daha önemliydi halbuki...

'bir yaz'ın getirdikleri'nde bu yıl, aile sevgisi, arkadaş özlemi, bol alkol, deniz havası, mümkün olabildiğince tüm boş zamanlarda okunan kitaplar ve akıl karmaşalarını iyice harmanlayıp evime döndüm...




Tesla: Man Out of Time: Margaret Cheney
bir haftasını okudukça ve bittikçe yenilerinin gelmesine bir hayli mutlu olduğum kitaplarla geçirdiğim Ege Günleri'nin (akçay, altınova ve dikili), diğer haftasını ziyadesiyle dinlenmiş, kafası karışmış ve şaşkın olarak geri döndüm... kafa bu karışır, zihin bu dalgınlaşır diyerek yeni yeni içkilerimizden yudumladık evimize döndük...

her tatil, gelecek plânlarını temiz olarak akla dökmek, yeni bir hedef belirlemek ve en hızlı getirisi sûkunetli olaylara vücûd vermek için pek şahane...

"balık tutmak insana tahmin edemeyeceği kadar sabır veriyor" diyen bir arkadaşımın tavsiyesine uyarak ve sevgili Orçun'un da yardım ve yataklığı ile ilk balık tutma deneyimimi de yaşamış oldum...






sevgili dostum jack.. sen dünyanın en akıllı pitbull'usun...

çok güzel günler geçirdim, sohbeti tatlı güzel,  "dolu" insanlarla tanıştım.. "dürüst ve samimi" insanlar...

dürüst, samimi olan her şeyi ve herkesi ortadan kaldırmak lâzımmış.. onlar bu dünyaya ait değil. boşuna yıpranıyorlar, boşuna debeleniyorlar iyilikler içinde.. hepsinin yolu güzel olsun...




gülüp gülüp, eğlenirken gözyaşına boğulduğum garip haller yaşarken, küçük şeylerle mutlu olunca, küçük şeylerle mutsuz da oluyormuşsun. bunu yaşarken anlamak pek garip.. garip bir denge.. biraz karmaşık... çözümlemeye çalıştıklarımızla, köşeye sıkışmalarımızı birbirinden ayırabilecek gücü bu karmaşada bulabilmek zor zirâ...

28 Ağustos annemle babamın 46. evlilik yıl dönümleri.
Sevginize, aşkınıza hayranım. Sizi çok seviyorum.
Sizin oğlunuz olduğum için gurur duyuyorum... İyi ki varsınız.

tüm bunlar olurken de bir dostumu kaybettim.. dostluğunu, eski güzel günleri, konuşulacak, dinlenecek onca güzel şeyi toprağa gömüp geri geldim... "dünyanın en soğuk yeri, iki dostun iki yabancıya dönüşmeye başladığı yermiş" Onu da görmüş oldum.. Aslında her 10 yılda bir yenilenmesi, güçlenmesi gerekir diye düşünürdüm.. Öyle olmuyormuş.. Belki değişir..

insanın en mutlu olduğu an, çocukluğunun güzel hatıralarına en çok yaklaşabildiği anlar galiba. eski güzel günler, hep en çok özlenilen anlar..

Annem'le babamın mutlulukla geçen 46. evlilik yıldönümleri de bu yazın güzelliklerindendi.. Nice güzelliklerle dolu senelere canlarım...



bir nevi günceye dönüşen bir yazı oldu sanırım... kısa kesip şarkı kısmına geçelim...

bu da böyle bir yaz hatırâm olarak burada dursun...

dip not: 
herşey için teşekkürler selfishwitch... Kral'la Kraliçe, Oben , Jack, Lynchburg ve tebessümle dolu, eski güzel anılar için.. Mutlu, sağlıklı, güzel yıllar... 


tüm yarım kalan heveslerimize rağmen, içimizde taşıdığımız ufak tefek umutlarla bir günü daha bitiriyoruz..

ve şimdi Santana..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...